Bu ilk yazımda daha güzel bir konudan bahsetmek isterdim aslında, ancak ülkemizde kurulan şirketlerin yaklaşık %65′ inin ilk 5 yılda, %25′ inin 5-10 yıl arasında kapandığı ve sadece %10′ unun 10 yıldan uzun ömürlü olduğu düşünüldüğünde öncelikle bu konu hakkında yazmak istedim. Aşağıda, özellikle işe yeni başlayan küçük ölçekli işletmelerde, işinizi batırmak için izlemeniz gereken (!) 40 maddelik bir liste bulacaksınız:
1. Hakim Olmadığınız Bir İşe Yatırım Yapın
Listemizin başında yer alan bu maddede söyleneni yaparsanız, işi öğrenene kadar geçecek olan sürede muhtemelen şirketinizi kapatmak zorunda kalacaksınız. Bu nedenle siz siz olun, başarı için uzmanlığın şart olduğu günümüz iş dünyasında, detaylarını bilmediğiniz ve yönetemeyeceğiniz bir iş kolunda yatırım yapmayın.
2. İş Yerinize Hiç Uğramayın veya Az Uğrayın
“Nasıl olsa patron oldum,” diye düşünüyor ve en az çalışan personelinizden bile az sürelerde iş yerinizde bulunuyorsanız, çalışanlarınızın fazla özverili çalışmasını beklemeyin. Dahası, her türlü suistimal ve olumsuzluğa karşı hazır olmanızı tavsiye ederim.
3. Problemleri Görmezden Gelin
Girişimcilik demek maalesef çoğu zaman etrafa pembe gözlüklerle bakmak demektir. Bu nedenle iş yeri sahipleri genellikle küçük problemleri görmezden gelmeyi tercih ederler. Özellikle çevrelerinde bu problemlere karşı uyaran ve harekete geçilmesini sağlayan kişiler yoksa. Bu problemler ise genellikle ilerleyen dönemlerde içinden çıkılmaz bir hal almakta ve işletmenin devamlılığını tehdit eder boyuta gelmektedir.
4. Yetersiz Sermaye ile Yola Çıkın
Küçük ölçekli işletmelerin büyük çoğunluğu arkadaş sohbetinde ve çevreden edinilen boş bir kağıdın üzerine alınan notlarla kurulduğundan, gerekli sermaye ve sermaye yapısı da genellikle detaylıca düşünülmemektedir. Sonuç ise bellidir: Bir süre sonra sermaye yetersizliği yüzünden, iyi bir iş fikri ile yola çıkılmış olsa dahi, başarısızlık !
5. Çalışanlarınıza Çok Değer Verin veya Hiç Değer Vermeyin
Bu konuda da bir orta yol genellikle bulunamamaktadır. İşletmeciler çalışanlarına ya hak ettiklerinden fazla değer vererek ve bunu aleni bir şekilde göstererek ilerideki zamanlarda bu çalışanları ile problem yaşamalarının yolunu açmakta, ya da çalışanlarına hiç değer vermeyerek ve bunu göstermenin işletmeciliğin bir gereği olduğunu sanarak bu çalışanlarının düşük performansı, hatta suistimalleri sonucu para kaybetmektedirler.
6. Bankalara Gücünüzün Üzerinde Borçlanın
İster büyük ister orta isterse küçük ölçekli olsun, günümüzde şirketlerin hemen hepsi bankalar ile çok sıkı ilişki içerisinde bulunmakta ve kredi kullanmaktadırlar. Pratikte bazı şirketlerin temel amacının ve en büyük çabasının kredi (kaynak) bulmak olduğu dahi söylenebilir. Bu batmaya giden yolda önemli bir sinyaldir. Ödeme gücünün üzerinde bir borçlanma ise çoğu zaman şirketin ipini bir bankanın çekeceğine işaret etmektedir.
7. Yanlış Kuruluş Yeri Seçin
Bir işletme için en hayati hususlardan birisi olan kuruluş yeri seçiminin, ne kadar hızlı ve yüzeysel kararlarla yapıldığı görüldüğünde hayretler içerisinde kalmamak elde değil. “Kuruluş yeri seçimi” işletme yönetimi bilimi içerisinde tek başına incelenen bir husus olup, bu noktada yapılan hatalardan dönülmesi ya mümkün olmamakta ya da işletme için bedelleri çok ağır olmaktadır.
8. Patronluk Egonuzu Tatmin Etmek için Tüm Fırsatları Değerlendirin
Özellikle altyapısı güçlü olmayan kişiliklerde görülen “Patronluk Sendromu” ve buna bağlı emareler, işletmenin pek yakında batacağına ilişkin bir çok ipucunu içerisinde barındırmaktadır.
9. Herkesi Hayretler İçerisinde Bırakacak Kadar Hızlı Büyüyün
Batmanın en garantili yollarından birisi, çok kısa zamanda, altını doldurmadan ve çok hızlı büyümekten geçmektedir. “Kontrolsüz güç,, güç değildir” sözü adeta böylesi durumlar için söylenmiştir. Sonuç ise bellidir: Çabuk biten bir başarı öyküsü !
10. Kazandığınız Tüm Parayı Kendinizin Sanarak Harcayın
Bir miktar sermaye koydunuz ve bunun karşılığında mal aldınız. Özellikle ilk dönemlerde bu ilk stoğu sattıkça cebinizde para biriktiğini göreceksiniz. Hele bazı giderler işe başlama esnasında önden ve toplu olarak ödenmişse bu birikim çok daha fazla olacaktır. Karıyla birlikte birikecek bu ana para çoğu zaman işletmeci tarafından kendisininmiş gibi algılanmakta, bu para ile satılan malın yerine konulması gerektiği unutulmakta ve bunun sonucu olarak da kısa süre içerisinde stok/mal miktarında yaşanan azalma ile işlerin seyri yön değiştirmektedir.
11. Kazandığınız Parayı Yanlış Değerlendirin, İşinize Yatırım Yapmayın
Bir üst maddede de belirttiğim gibi kazandığınız parayı işinizi geliştirmek yerine, işinizle ilgili olsa dahi, yanlış şekillerde değerlendirme yolunu seçerseniz, pek yakında sıkıntıya düşeceğinizden emin olabilirsiniz. Unutmayınız, işletmecilik çoğu zaman hata kabul etmemektedir.
12. Özel Hayat ve Özel Masraflarınızı İşletmeniz ile İçiçe Yürütün
İşletmeler, hangi ölçekte olursa olsun, tüzel veya gerçek ayrı bir kişiliği olan kurumlardır. Böyle de değerlendirilmelidir. Dolayısı ile işletmecinin özel kasası ile işletmenin kasası kesinlikle ayrı olmalı, işletme hiçbir zaman işletmecinin özel hayatını finanse etmemelidir. Bunun için izlenecek yol kar payı almak ve bunun ötesine geçmemektir. Bu ayrımı yapamayan işletmeciler eninde sonunda bunun cezasını çekmeye mahkumdur. Pratikte çoğu zaman gördüğümüz manzara, kar elde ettiği halde, işletmecisinin yaşamını idame ettirmek için gerekli karlılık rakamlarına ulaşamayan ve zarar ettiği düşünülen işletmelerin varlığıdır.
13. Krizler İçin Hiçbir Hazırlık Yapmayın
İşletme dünyası, yaşanan ilk olumsuzlukta (ekonomik kriz, deprem, siyasi kriz, suni olumsuzluklar, sel vb.) iflas eden şirketlerle doludur. Siz de ilk krizde yok olmak istiyorsanız, sanki hiç kriz yaşamayacakmışsınız gibi davranın ve kriz yönetimi ile ilgili hiçbir B planı oluşturmayın.
14. Usulsüzlük Yapın
Yılların bizlere sağlamış olduğu deneyimler göstermektedir ki, kayıt dışı çalışma, günü kurtarmak amacıyla yapılan küçük dahi olsa usulsüzlükler, yasalara ve mevzuata aykırı hareketler bir süre sonra işletmeye çok daha büyük bir sorun olarak geri dönmektedir. Sigortasız işçi çalıştırmak gibi nedenlerle aldığı cezayı ödeyemeyip kapanan o kadar çok işletme var ki…
15. Deponuza Sahip Çıkmayın, Kontrol Mekanizması Kurmayın
Alım satım ve/veya imalat yapan işletmelerin en önemli kısımlarından birisi hiç şüphesiz depolarıdır ve buralarda yaşanabilecek suistimaller ve/veya hatalar işletmenin yola devam etmesini engelleyebilecek ölçüde büyük sonuçlar doğurabilmektedir. Basit bir kontrol sistemi dahi kurmadıysanız, bir tabure alıp deponun çıkış kapısında oturmaya başlasanız iyi edersiniz.
16. Yanlış Firmadan Franchise Alın
Franchising konusu her ne kadar daha sonraki yazılarımda derinlemesine irdelenecek olsa da, burada söyleyebileceğimiz, yanlış “franchisor” seçiminin de telafisi güç sonuçlara yol açabileceğidir.
17. Yanlış Ortak Seçin
İşletmelerin büyük çoğunluğu ortaklıklar şeklinde kurulmaktadır. Ortaklık her ne kadar bir güç birliği demek olsa da, çoğu zaman işletmenin sonunu getiren faktör olmaktadır. Sahip olduğumuz kültürel zemin de ortaklık konusunda bir takım soru işaretlerini barındırmakta ve maalesef milletçe işletmecilik sınırları çerçevesinde bir ortaklık çoğu zaman kurulamamaktadır.
18. Çevrenize Kulaklarınızı Tıkayın
Çevrenizi gereğinden fazla dinleyerek hata yapacağınız gibi, hiç dinlemeyerek de büyük bir yanılgıya düşebilirsiniz. Özellikle işletmeniz ile ilgili olarak yapılan eleştirileri mutlaka göz önünde bulundurmanız gerekmekte. Bu eleştirileri yapanlar ister işletmeniz içinden isterse dışından olsun, sizin gerçek dostlarınız olduklarını asla unutmayın. Sevdiği bir kişiye işletmesinin kötü gidişini gösterebilmek gerçekten büyük bir cesaret ve özveri istemektedir.
19. Yanlış Satın Alma Yapın
“Para satın alırken kazanılır” lafını mutlaka duymuşsunuzdur. İşletme türünüz ve faaliyet alanınız ne olursa olsun, satın alma faaliyetlerinize çok dikkat etmelisiniz. İyi bir satın almanın hem para kazanma hem de rekabette avantaj sağlama gibi pek çok artısı bulunmaktadır.
20. Maliyetlerinizi Kontrol Etmeyin, Sadece Gelirlerinize Odaklanın
Giderlerini bilmeyen ve kontrol altında tutmayan hiçbir işletme, geliri her ne seviyede olursa olsun, mevcudiyetini sürdüremez. Özellikle yüksek cirosuna rağmen karlılığı düşük ise…
21. Teknolojiden Faydalanmayın
“Ben bildiğim şekilde yaparım, teknolojiye pek sıcak bakmıyorum,” diyorsanız 21. yüzyılın gereklerini tam anlayamamışsınız demektir ve teknolojiden azami ölçüde faydalandığından emin olabileceğiniz rakipleriniz tarafından pek yakında yutulacağınız kesindir.
22. Müşterilerinizi Dinlemeyin
Her ne kadar duymak istemeseniz de, müşterilerinizden gelen eleştiri ve öneriler işletmeniz için bulunmaz değerdedir. Başarısız olmak istiyorsanız yapmanız gereken çok basit; müşterilerinize kulaklarınızı tıkayın. Böylece olumsuz bir şey de söyleyemezler, söyleseler de siz duymazsınız.
23. Değişimlere Ayak Uydurmak İçin Çaba Harcamayın
Etrafınıza bir bakın, son birkaç yıl içinde neler değişti? Peki siz aynı kişi misiniz? Peki, hal böyleyken işletmenizin değişmemesini beklemek mümkün mü? Özellikle müşterilerinizin ve beklentilerinin sürekli değiştiğini unutursanız başarısızlık çok yakınınızda demektedir.
24. Karlılığınızı Kontrol Etmeyin
Deneyimli işletmeciler dahi, çoğu zaman ciro ile karı karıştırmaktadırlar. İçinden çıkılmaz bir duruma düşmek istemiyorsanız siz böyle yapmayın. Ciro ile kar her ne kadar kardeş olsa dahi, “işletmelerin tek bir amacı olduğunu” ve onun da “kar etmek” olduğunu asla unutmayın.
25. Çek İle Çalışın
Çek her ne kadar önemli bir ödeme aracı ve günümüzde ticaretin yürütülmesinde büyük yeri olsa dahi, ülkemizde “ödeme aracı” olan kullanım amacının dışında, bir “kredi aracı” olarak kullanılmasından dolayı, beraberinde çok büyük riskler getirmektedir. Sizin de bir günde batmak gibi bir isteğiniz varsa, yüklü miktarda, eksik istihbarat yapılmış çek(ler) alın ve hatta ticaretinizde bunu kullanın. Göreceksiniz, çekin vadesi geldiğinde isteğinize ulaşacaksınız.
26. Teminatsız Çalışın
İster çek ile yapılan çalışmalarda, ister bayilik faaliyetlerinde isterse diğer gerekli durumlarda teminat almaktan çekinmeniz, yaşanabilecek bir olumsuzlukta büyük zararlar görmenize yol açacaktır. Çoğu zaman müşteriyi/bayii kaybetme korkusu ile göz ardı edilen bu gerçek, işletmelerin batmasını hızlandıran bir etmen olmaktadır.
27. Aile Bireylerinizle Çalışın ve Sınırları Çizmeyin
İşletmecilik konusunda en küçük şahıs işletmelerinden holdinglere kadar ortak problemlerin başında “aile” gelmektedir. İster ailenizin bir ferdi ile birlikte 2 kişilik bir işletme olun, isterseniz 3. kuşak aile bireyleri tarafından yönetilen bir holdingde yönetim kurulu başkanı olun, yaşayacağınız en büyük problemlerin aile ile çalışma kaynaklı olacağını asla unutmayın. Tabii eğer aile-iş ilişkisinde sınırlar belli değilse veya daha büyük ölçekler için bir “Aile Anayasası” na sahip değilseniz !
28. Sevmediğiniz İşi Yapın
Konfüçyüs’ ün de dediği gibi, “Sevdiğiniz bir işi seçin, böylelikle hayatınızda bir gün bile olsun çalışmak zorunda kalmamış olursunuz”. Sevmediğiniz bir işi yapıyor iseniz ya bir profesyonel gibi o işi bir an önce sevmeyi öğrenmeli ya da o işi bırakmaya hazır olmalısınız.
29. Fizibilite Yapmadan Yola Koyulun
Değer verdiğim bir büyüğüm, “Ülkemizde işletmelerin çoğu rakı masasında ve peçete üzerine alınan notlarla kurulur,” demişti. Belki durum bu kadar trajik olmasa da, gerekli ve yeterli fizibilitenin yapılmadan nice büyük yatırımlara kalkışıldığını ve kaynakların heba edildiğini çok iyi biliyoruz. Siz de başarısız olmak için fizibilite yapmadan yatırım yapın, hem fizibilite gibi zor ve teknik bir konuyla da uğraşmamış olursunuz.
30. İnternetten Uzak Durun
“İnternet bana uzak bir kavram, elimle tuttuğum gözümle gördüğüm gibi olmaz,” diyorsanız, internet çağında hala ayakta kalmış olmanız bile size oldukça şaşırtıcı gelmeli. Konu ile ilgili olarak, işinizi internete taşımak ile ilgili yazımı okumanızı tavsiye ederim.
31. Muhasebecinizi Yanlış Seçin
Hangi ölçekte olursa olsun, ister işletme içinde ister işletme dışında sizin için çalışan muhasebeciniz / mali müşaviriniz işini iyi yapmıyorsa ve sizin işinizi en az sizin kadar önemsemiyorsa işiniz oldukça zor demektir.
32. Avukatınız Olmasın
Siz de bir çok firma gibi hiç mahkemeye gitmemiş olmakla ve bir şirket avukatına sahip olmamakla övünüyorsanız, avukata ihtiyaç duyacağınız bir anda (belki de oldu ama farkında değilsiniz) ve durumda zarar göreceğinizden emin olabilirsiniz. Zira, muhtemelen işi işten geçmiş olacaktır.
33. Eğitime Önem Vermeyin
Ne de olsa siz patronsunuz ve her şeyi biliyorsunuz. Hatta o kadar bilgilisiniz ki, herkes bir karar alırken size danışıyor. Bu durumda neden eğitim alasınız ki? Bunun da ötesinde personelinizin eğitimi için de para harcamanıza hiç gerek yok! Nasıl olsa onlar da her şeyi bilmek zorundalar, ayrıca işletme dünyası da hiç değişmiyor.
34. B Planı Yapmayın
İşler istediğiniz gibi gitmediğinde önceden yapılmış bir “B Planı” çoğu zaman hayat kurtarır. Ama siz, “ben planımı baştan yaptım, dere geçilirken at değiştirilmez, planımdan şaşmam ve şu anda görünüm negatif olsa dahi mutlaka başarıya ulaşacağım,” diyorsanız durum başka tabii …
35. Fırsatları Kaçırın
Fazla atılgan olmak işletmecilikteki ihtiyatlılık kuralı ile ters düşse dahi, gereğinden fazla atalet de fırsatların kaçmasına neden olmaktadır. Kaçan fırsatlar ise çoğu zaman geri gelmez. Bunun da ötesinde o hep özendiğiniz işletmelerin sahiplerinin başarısının altında fırsatları sezmeleri ve yakalamaları yatmakta.
36. Yazı Yerine İşlerinizi Sözle Yürütün
“Söz senettir,” diyenlerden misiniz? Yoksa “Malımın garantisi benim,” diyenlerden mi? Ya da karşınızdaki muhatabınız mı bu şekilde düşünüyor? Her durumda sizin için tehlike çanları çalıyor demektir ve bir an önce her şeyi yazılı olarak kayıt altına almanızın zamanı geldi de geçiyor.
37. Kimseye “Hayır!” Demeyin, Üzülürler
İşletme sahibi olup olmamanız önemli değil, eğer başarılı bir iş insanı olacaksanız, hangi konumda ve kademede olursanız olun insanlara gerektiğinde “hayır!” demeyi bilmelisiniz. Aksi takdirde başınız çok ağrıyacak demektir.
38. İşyerinize Değerinin Üzerinde Bir Kira Ödeyin
Özellikle perakendecilik yapan firmalar için en önemli gider kalemlerinden birisi, çoğu zaman da en büyüğü kira olmaktadır. Eğer geliriniz ile orantılı bir kiralama yapmamışsanız şimdiden bir başka yere bakmaya başlasanız iyi edersiniz, dükkan sahibiniz sizi çıkarmadan !
39. Norm Kadro ile Çalışmayın
Nedendir bilinmez, özellikle orta ölçekteki işletmelerin çoğunda personel sayısının artması işlerinin büyüdüğünün bir kanıtı olarak görülür ve personel sayısını düşürmek iflas açıklamak ile eşdeğer olarak değerlendirilir. Personel almak kadar çıkarmak da gayet doğaldır ve işletmeciliğin gereklerindendir. Tabii en doğrusu firmanız için gerekli norm kadroyu en baştan tespit ederek ve uygulayarak, ne aşırı personel fazlalığı yaratmak ne de birlikte mesai yaptığınız kişileri işten çıkarmaktır.
40. Ayrıntılara Önem Vermeyin
Buraya kadar okuduğunuza göre, ayrıntılara önem verdiğinizi varsaymak yanlış olmayacaktır. İşletmenizin sürekliliği ve gelişimini hedefliyorsanız bu özelliğinizi hiç kaybetmeyin. Unutmayın “Şeytan Ayrıntıda Gizlidir!”
Bir yanıt yazın